Ay: <span>Ocak 2022</span>

Bu sabah kafamda deli sorularla otobüs beklemekteydim ki, ülkemde bir sabah yine kutu kutu pense oynanmış vee adalet bakanımızın değiştiğini öğrendim . Zamanında cinsel istismar suçunda mağdurla failin evlenmesi durumunda cezayı ortadan kaldıran yasayla ilgili skandal bir açıklama yaparak, çocuğa tecavüzü “küçüğün rızası” diye savunan yeni bakanımız..zamanında şimdinin teör örgütlerini bu ülkenin en büyük değeridir diye savunan yeni adalet bakanımız ..hoşgeldin! affını isteyerek giden bir bakan var tabii birde tabloda..o da , yeni bir af döneminde yeni af kararlarının altında imzasının olmasını istemiyor olabilir..her neyse..gece boyu beynimde dünyanın bebekliği vardı. beni züccaciye dükkanında kuyruğuna hortumuna sahip çıkamayan bi file dönüştürürdü, çoook küçük toy bi  anneyken, nası geleceğini bilemediğim o “nası sorular gelecek? ve ben nası yanıtlayacağım nası ruhunu doyuracağım” kaygısı.. hatırlamıyorum nası doyurduğumu ruhunu..hatta daha feleketi sağlamasını yapamıyorum doyurup doyuramadığımı..tek bildiğim eşitliği savunan bir kalp taşıdığı..üşüyen insan kalmayana dek, aç uyuyan herhangi bi canlı kalmayana dek ,  bir tek çocuk fiziken/ruhen şiddete maruz kalmayana dek,  çöp toplayan bir evlat kalmayana dek  bu gezegen düzeni  ile didişebilecek gücü taşıyan bi kalp taşıdığı.E peki ben neresindeydim  bu 13 senenin? tek parça çıkabildiğime sevindiğim  bi hikaye bırakınca arkada  yeni bir level atlıdığımı  farketiğim yeni çağımda , bana kaşını çatacak insana dahi tahammülüm yok ! geçmişim için pişmanlık, glecek için ise endişe duymaktan , bir tek antidepresan kullanmadan, bir ttunacak dal aramadan  vazgeçmeyi, bir başarı adlediyorum..gamsız ve umursamaz değilim ama batmadan evvel (ölmeden) gemimdeki ağırlık yapan ne varsa atmayı diliyorum kendimden. zira 33 öncesi  her bi imtihanımdan   pişmanlık duymak bir vicdan gereğidir ama kendime  azap çektirmek asıl  vicdansızlık zannımca , evet evet kendime karşı bir vicdansızlık .evet apaçık  hatalar, benim için en iyisi ne ise O’nu  bulmam ve mıknatıs gibi çekmem  için konulmuş yön levhaları gibi idi.geçen zamanın  ‘’BENSİZ ‘’ geçmesine üzülürüm fakat üzülmeyi alışkanlık haline getiremem! NİTEKİM ŞU Bİ GERÇEKTİR , sürekli arkasına bakan asla önünü göremez, umudu  olmalı yetiştirdiğimiz her çocuğun , amacı  olmalı  ve kendine karşı yüksek bi inancı olmalı . en büyük vicdansızlıktır, kendini hor görmek, kendini hiç etmek . birinci alışkanlığınız inancınız olsun, kendinize karşı sevginiz ve inancınız . gelecek kaygısı ile de hayatınızı paranoyalarla süslemeyin. bir alanda veya bir kaç alanda başarısız olmanız sizi genel bir başarısızlık içerisine sokmaz .sadece size uygun, sizin yetenekli olduğunuz ve çabanızın neticesi olacak başka alanlar seçin . bir insan bir dünyadır ve etrafta bir çok dünya var, herkesin yerküresi, iklimi ve bitki örtüsü bir değildir ..bu da aslında kendinizden başka bir tane olmadığının bir örneğidir . kendinize zaman verin, kendinizi keşfetmeye çalışın ve kendiniz için yaşayın. ben başlı başına bir dünya olduğumu yeni yeni keşfettim. Kafamdaki  planlara  yetmeyecek kadar  kısacık hayatı ne pahasına olursa olsun kana kana içmeyi asıl şimdi öğretesim var sana bebeğim . çocuklarımıza gezegenden nasıl tat alınacağını  öğretmek için  önce benim tadına varma lazım sanırım.bana müsaade . herkese iyi seyirler .

pandemi kapanmaları boyunca herşeyolog olduğunuz kişisel gelişmeleriniz bittiyse yeni devrin artık ”geçim” derdi olduğu yeni türkiyeye hoşgeldik.2022 nin ilk sürprizi hayatımıza yüzde bilmem kaçlarla bodoslama giren elektrik zammı idi.evdeki küçücük çocukların aman anne yeaaa diye trip atması gereken yaşlarında, beyin göçünün 10’lu yaşlara indiği çocuklarımız boşa yanan odaların ışığını üşengeç kimliklerinden bile çıkıp kalkıp kapatır oldular.her şey tamam ok de ,  üç tarafı denizle kaplı , tohumu taşa atsan taşın filizleneceği tarımın cenneti, yirmiden fazla madenin olduğu, kar yağmur güneş nem hepsinden nasiplenildiği, cahil ve fakir kalmanın imkansız olması gereken  bir toprağın vatandaşı olduğumu; fakat aşırı özgüvenli cahiller tarafından kuşaklar boyu altından kalkamayacağımız bir yıkıma sürüklendiğimizi düşündükçe  kafamın içinde sürekli rengin / aldatıldık çalması normal mi?istemeden var olup, istemeden ölecek olduğumuz  gezegendeki yaşamımızda  hayal ettiğimiz olgunluk yaşlarımız ile hayatın bizi  yaptığı ”şey” arasında kalakalan bir boşlukta sıkışmamak için bir şeyler yapmalıyız.insanoğlu rahatsız olduğu konumdan kurtulabilir.asıl ürkütücü olan rahatsızlık duyduğu şeyi/yeri  kanıksamasıdır.hani ruhun büyük isyan içinde ama sana yaşatılanı kanıksamışsın ve artık çaba göstermiyorsun.ben dahil çevremdeki herkes bu durumda.elleridneki akıllı telefonlardan doları altını olmadığı halde güncel iniş çıkışı takip edip, normal hayat gereksinimlerini azaltarak yaşamaya endeksleniyor..neyse ki yılın ilk günü nasıl geçerse öyle devam edermiş inancıyla ilk günlerimi sakin huzurlu yürüyüşlerle geçirdim..hazcı mutluluk kafasından çıkıp amaçlı mutluluk felsefesinde ilerlemek niyetindeyim.bir kaç hedef belirledim.maliyetsiz salt benim çabama bağlı.yapabilirm dediğim anda 10 milyar sinir hücremin benim içn hedefe odaklanmaya başladığını düşündükçe  inancım çoğalıyor. kuantumcular tarafından kandırılmıyorsam tabi ki :))