Bu sabah otobüste sonuna geldiğim nihan Kaya’nın iyi toplum yoktur kitabında şu paragraf tüm gün içime işledi. “Kadınlar yüzyıllarca, sadece hizmetçilik ettikleri zaman kabul gördüklerini ta içlerinde duymadılar mı, ve bunu onlara en derinden, ilk aşılayan kişi de anneleri değil miydi?”İçimde sadece tüm kadınlar için acı hissettim tüm gün.neyse Bazen sadece çukolata ve gün batımı ışığı herşeyi hallediyor.en azından benim için serotonin endorfin dopamin ve oksitosin böyle de salgılanabiliyor.siz de kendi şifrenizi bulun.Yabancılaşmayı yalnızlığı, her tür yetersizliği değersizlik hissini, gelecek kaygısını onu bunu şunu artık hayatın bir parçası değil de eksiklik görmeye devam etmesek sanki bi ilerleme kaydedeceğiz.
Batı modern sanatı buldu Netfiliksi buldu video oyununu buldu Yıldız savaşlarından Orta Dünyaya türlü atraksiyon yarattı bunlarla baş etmek için, biz orta doğu napıyoruz? hala var olan hastalığı gösterme peşindeyiz.Ne tedavi ediyor ne ağrıyı kesiyoruz.tüm bu dertlerden kaçış kapitalizmin bir oyunu, egemen sınıfı, kültür hegomonyasıydı falandı filandı tüm leş çağın farkındayım biliyorum ama artık bilmek istemiyorum.
Ataerkil toplum mu var geçim sıkıntısı mı var eski domateslerin tadı mı yok? Yoksa kekikle lezzetlenirmi.Yakalım yıkalım gerekirse ama hikaye anlatıp hikaye dinlemeyelim artıkkk!!Latincede bir mefhum var.Per aspera ad astra.zorlukların içinden yıldızlara doğru uzanmak anlamında.Bu söz, insanın umut etmekten ve çabalamaktan asla vazgeçmemesine eşdeğer.Çünkü her engel kendi sırrı ve mucizesi ile birlikte gelir. Her engelin ardında yeni bir eşik, yeni bir devran vardır.ama tek şart.berrak bir zihin !kendi aydınlamanız dünyaya sunabileceğşniz en değerli hizmettir.bi kadının hayallerine adım adım her geçen gün yaklaşması hazzın dibi değil de ne? Son söz 2. Turda bitirelim !
İlk Yorumu Siz Yapın